İlk sayıdan bu yana devam eden ‘Süper Kahraman’ krizi doruk noktasına ulaşmış halde. Dünya ve kahramanlar ikiye bölünmüş, bu durum insanlarda bunalım yaratmış durumda.
Seri boyunca neşeli bir şekilde dolaşmak dışında pek fazla bir rol üstlenmeyen Comedian yine aynı şekilde yüzünü gösteriyor bizlere. Arada bir adam öldürüyor, sistemin ne kadar yozlaşmış olduğunu gülümseterek bizlere gösteriyor.
Serinin ön plana çıkan iki ismi Marinotte ve Mime, son 2 sayıdır olduğu gibi Joker’i aramakla meşgul. Bireysel her hikaye, özellikle son 2 seneye yayılan Johnny Thunder’ın dramatik serüveni Doomsday Clock içerisinde de bir kaplumbağa misali şekilde ilerliyor.
Rorschach’ın verdiği günlüğü yalayıp yutan Batman ile Ozymandias sonunda karşı karşıya geliyor. Bu ikilinin yanı sıra Lois Lane’in Lex Luthor ile ‘Superman Teorisi’ hakkında konuştuğunu, Black Adam’ın küresel çapta problemin başrollerinden bir tanesi haline geldiğini ve Firestorm’un kahramanlar üzerinde bulunan fikir ve eylem karmaşasını yansıtmasını okuyoruz.
Kısa çaplı ego çatışmasından sonra sayının en aksiyon dolu panelleri başlıyor ve Batman, kendisine sırt çevirmiş halkın kucağına düşerken adını Alan Scott tarafından alan JSA grubunun Golden Age dönemindeki üyelerinden birisi olan Johnny Thunder amcamız, eline nereden geçtiği bilinmeyen Green Lantern güç bataryasını tutan haydutlar tarafından saldırıya uğradığı sırada Reggie ve Jane tarafından kurtarılıyor.
Bu sırada olan biteni ‘romantik’ bir şekilde seyreden Marinotte ve Mime, sonunda amaçlarına ulaşarak Joker’i buluyor ve sayı elinde Green Lantern bataryasını tutan Rorschach ile sona eriyor.
İNCELEME
Yine yan hikayelerin daha fazla yer kapladığı, doğal olarak ana metnin yavaş ilerlemek zorunda kaldığı ve gelişmelerin son 2-3 sayfaya sıkıştığı yoğun bir sayıyı daha geride bıraktık. Geçtiğimiz sayı kadar ana hikayeden koparan bir anlatım olmasa da gecikmeler olaylara ayak uydurmayı gittikçe zorlaştırıyor. Daha da kötüsü, ana hikayeye olan merakı azaltıyor.
Bunu tolere etmek mümkün çünkü ortada Watchmen’in DC Evreni’ne geçiş süreci var ve bu, olabildiği kadar ayakları yere basan bir birleşme olmalı. Marinotte ve Mime dışında.
Seri, Watchmen dünyasını DC Comics evrenine uydurmanın zor görevini yavaş da olsa tutarlı bir şekilde üstlenmeye devam ediyor.
Green Lantern Corps’a dair Alan Scott göndermesinden sonra bir ilerleme görmek güzel. İlerleyen sayılarda pasif bir şekilde kullanılan Superman ile varlığı bile heyecan oluşturan Dr. Manhattan ve Hal Jordan hikayenin merkez isimlerinden birisi olacaktır. Keza Button hikayesinde işin ucundan tutan Barry Allen ile Jay Garrick’in de olaylara giriş yapması gerek.
Yan hikayeler tükeniyor, Lex ve Comedian gibi geri planda kalan isimler sahneye yeniden çıkmaya hazırlanıyor. Dünya desen politik ve süper kahraman krizi ile uğraş halinde. Her bölgenin neredeyse bir kahraman grubu ve o kahramanların radikal fikirleri ve eylemleri var. Örneğin Justice League China ve Black Adam gibi.
Doomsday Clock, özenle yazılmış ve muhteşem resimlendirilmiş bir hikaye olmaya devam ediyor. Ne dersiniz Geoff Johns, 12 sayı sonunda ortaya akıllarda yer edinecek bir eser koyabilecek mi?
Comments