Son iki sayıdır tempoyu artıran Geoff Johns, 8. sayı ile birlikte üstümüze hem Superman hem de dibine kadar gerilim atıyor. Gary Frank ise duvara asacağım bir kapak hediye ediyor.
Serinin başından bu yana Amerika ile Rusya arasında devam eden siyasi ve meta-insan gerilimi sonunda küçük panellerin dışına taşarak Firestorm’u merkezine alıyor.
Ronnie Raymond’un etrafındaki kalabalığı donduruşundan sonra doğal olarak Superman olaylara müdahale etmeye karar veriyor ve Raymond’ı aramak için Black Adam’ın demir yumrukla yönettiği Kahndaq’a gidiyor. Superman, daha önce olanlar için de gözdağı vermeyi unutmuyor. İlerleyen sayılarda Black Adam’ın hikayede daha fazla rol oynamasını istiyorum.
Doomsday Clock #10’un kapağında Justice Society of America’nın bir detay olarak yer aldığını biliyoruz. Keza önceki sayılarda çeşitli göndermeler de yapıldı. Fakat bu sayıda, Lois Lane’e gelen mektup içerisinde -Lex Luthor’un gönderdiğini düşünüyorum- Justice Society of America’nın görüntülerinin yer aldığı bir bellek var. Bunun ve Adrian Vedt’in ‘Evet, bu işe yarayacak’ cümlesinin altından nelerin çıkacağını merak ediyorum açıkçası. Geoff Johns, 80 küsür yıllık birikimin çehresini değiştirmeye devam ediyor.
Geoff Johns’un omuzlarına aldığı bu büyük yükten bahsetmişken, çizgi romanlarda büyük olayları okumaktan zevk alan birisi olarak, Dr. Manhattan ile Superman’i kapıştırmaya adım adım yaklaşan bu anlatımdan ne kadar memnunum, emin değilim. Genelde büyük hikayelerin sonu ya ölümler ile ya da bütün evrenin sıfırlanmasıyla biter ve sonraki döneme geçilir. Doomsday Clock ise bu hikayelerden daha farklı ve daha geniş çaplı olacağı açık. Halihazırda, genel olarak sakin ve diyaloglara dayalı geçen bu detaylı hikaye anlatımının, sonlara doğru tamamen güç gösterisine dönüşmeyeceğini umuyorum. Bakalım Geoff Johns neler yapacak...
Bunun dışında, bahsettiğim gibi Superman ve serinin başından bu yana Amerika ile Rusya arasında devam eden meta-insan geriliminin küçük bir detaydan öteye geçtiğini ve bunu anlatımın merkezindeki karakterleri kullanarak yaptığını okumak güzel. Sayı, bu soruların cevabını verirken başka gelişmeler yaratarak sonraki sayıları merakla beklememizi sağlıyor.
Sayı ‘Neden Batman ilk cümlede uyarmadı?’ sorusunu akıllarımıza getirse de tüyleri diken diken bir son ile bitiyor: ”İnsanlığı koruma dürtüsü, neredeyse her zaman onu yönetme arzusu için sahte bir yüzdür.” – H.L. Mencken
CADDE NOTU: 7,5/10
Comments