Benjamin Percy, Otto Schmidt ve Juan Ferreyra, son dönemlerde Jeff Lemire ile birlikte Green Arrow‘un başına gelen en güzel şey. Bu üç sanatçının Green Arrow dünyasına taze bir soluk getirmesinin yanı sıra, zeki ve renkli sanat yönetimi de eseri ‘Rebirth’ girişimi arasında farklı bir konuma yerleştiriyor.
Kabuk Değiştiren Green Arrow
New 52, Green Arrow karakteri için dağınık bir yolculuk oldu. Sürekli değişen yazarların elinde net bir vizyona sahip olamadığı için sürekli kısır bir döngü içerisinde hapsolan ve gelişim gösteremeyen karakterler okuduk. Ta ki Jeff Lemire’e kadar. Yetenekli yazar, albenisini kaybeden Green Arrow mitosunun belini doğrulttu ve Rebirth döneminde okuyucunun heyecanını taze tutacak nedenler verdi.
Rebirth dönemine geldiğimizde Green Arrow’u yeni bir yolculuğa çıkaran Benjamin Percy, önceki yazarların yaptığı katkıları koruyarak Oliver Queen’in karakteristik özelliklerini tartışmaya açıyor. Bu 40 sayılık yolculuk boyunca da adeta canlı bir yapı olarak sunduğu Seattle şehrini, bu tartışmaya açılan konular ile iç içe kullanmaktan çekinmiyor. Örneğin Emiko’nun bulduğu bir saat, ‘Clock King’ ile yaşanan bir macera üzerinden güven sorunu ve iletişim kopukluğu gibi önemli konu başlıklarına kapı açabiliyor.
Oliver Queen aile yapısının sorumluluklarının yanı sıra, kahramanlık olgusunun yüküyle de başa çıkıyor ve olgun bir karakter olarak seriyi noktalıyor. Percy’nin ana temalarından olan ‘yardım istemekten çekinme’ mesajı, arası limoni olan Justice League’in yardım elini sıkan Oliver’ın sadece iyi bir insan değil, iyi bir kahraman olarak da zorlukların üstesinden gelmesini sağlıyor. Serinin satışlarını toparlamak için alınan kararı iyi değerlendiren yazar, bu karakter yükünü anlatıma ustaca yediriyor.
Hikayesini politik bir zemin üzerine kuran Percy, ana kötüsünün motivasyonunu kurduğu şehrin figürleriyle [polis şiddeti, faşist belediye başkanı vb.] taze tutmayı başarıyor. Broderick, Oliver Queen’in Green Arrow benliği, ailesi ve şehri için gerçek bir tehdit olmayı başarıyor.
Zeki ve Canlı Sanat Yönetimi
Seriyi sürekli yer değiştirerek geçiren Otto Schmidt ve Juan Ferreyra, hikaye anlatıcılığında farklı görsel kompozisyonların ne kadar çeşitli refleksler barındırabileceğini gösteriyor. Schmidt, ferah renkler ve hızlı panel geçişleri kullanırken Ferreyra; çok daha geniş, detaylı ve birçok rengin uyum içerisinde betimlendiği bir anlatımı tercih ediyor. Bu iki zıtlık, Percy’nin anlatmak istediği duygusal ve aksiyonla bezeli iki yönlü tona çok iyi bir uyum sağlıyor. Her iki sanatçı da ortaya genellikle grafik romanlarda görmeye alışık olduğumuz ‘ifade kaygısı’ barındıran özenli bir sanat ortaya koyuyor.
Yüzeysel Bir Black Canary
Black Canary, en az Green Arrow kadar göz önünde olmasına rağmen serinin en ötekileştirilen karakteri. Üstünkörü sunulan bir köken hikayesi ile karşımıza çıkan karakter, 50 sayılık seri boyunca Green Arrow’u pohpohlayan ve zor anlarda günü kurtaran bir mentörden öteye geçemiyor. Juan Ferreyra’nın yetenekli kaleminde büyüleyici bir görsel dile kavuşan Dinah, tanınan bir karakter olmanın getirdiği dezavantaja maruz kalarak okuyucuya detaylı bir şekilde anlatılmıyor.
Ayrılık Sonrası Green Arrow
Ana hikayenin ardından yan görevlere devam ettiğimiz bir açık dünya oyunu havasında geçen iki geçiş sayısı sonrası seriyi devralan Shawna ve Julie Benson kardeşler, Benjamin Percy’nin bir türlü ana odağa oturtamadığı Oliver Queen ve Roy Harper ilişkisini nokta atışı sorular eşliğinde dramatik bir tonla ele alıyor. Benson kardeşler, serinin mühür sayısı #45 ile birlikte hem Tom King’in Heroes in Crisis’te yapamadığını yapıyor, hem de Oliver ve Roy Harper arasındaki ikonik geçmişe dair en geniş perspektifi çiziyor.
Green Arrow Rebirth sanat yönetimi, başarılı politik sorulara verilen yeterli cevapları, çok yönlü karakter gelişimleri ve hoş sürprizleriyle zamanınızı ve paranızı ayırdığınıza değecek bir eser. 50 sayılık, aylık serilere nazaran kısa ve öz bir macera olması da cazibesini artırıyor.
CADDE NOTU: 7.5 / 10
Komentarze