Suicide Squad‘ın diğer DC Sinematik Evreni yapımlarından bir farkı var. Warner Bros’un bariz olarak esere karışmaya başladığı ilk yapımlardan.
PRODÜKSİYON KURBANI
Başarısız olan Batman v Superman’in gişede ‘fena değil ya’ dedirten performansından sonra Warner Bros’un beyaz yakalı ticari kafaları panik içine girdi ve filmi olduğundan çok daha farklı bir şekilde gösterip, popülizm kurbanı yaptılar.
San Diego Comic Con 2015’de yayınlanan ilk fragmanda atmosfer olarak özel bir ton barındıran ve karakterlerin çizgi roman kökeni ile tatlı bir uyuma sahip bir fragman ile birlikte ağzımız kulaklarımıza varmıştı. Devamında gözlerimizin önünde pamuk şeker rengine bürünen bir filme şahit olduk.
Hikayedeki diğer saçmalıklardan önce Enchantress‘a kısa bir şekilde değinmek istiyorum.
Karakter ile herhangi bir sıkıntım yok. Kendisi ilk Suicide Squad üyelerinden birisi. Filmde yer alması karakterin iç dünyasını görmemiz açısından da güzel ancak filmi bu karakterin etrafından oluşturmak halihazırda filmin ana kötüsü olmasına ramak kalmış bir Joker varken resmen filmi klişe CGI aksiyon filmi yapıp, çöpe atmak demek. Yönetmen David Ayer’in de bizimle aynı şekilde düşünüyor olması güzel.
David Ayer, Suicide Squad pişmanlığını yine dile getirdi: ''Evet biliyorum, eğlenceli ve saçma bir film. İz bıraktı ama daha başarılı olabilirdi. Joker'i ana kötü yapmadığım için işkence çekiyorum.'' pic.twitter.com/MI3LMa1JSK — Fantastik Cadde (@FantastikCadde) November 26, 2017
Filmin yaptığı en büyük hata ise Suicide Squad ekibini olduklarından daha büyük gösterme çabası. Gerçekten, bir sonraki Superman dünyayı kafasına göre yönetmeye karar verirse onu beyzbol sopalı Harley Quinn mi durduracak? C4 ile dünya kurtarıldı arkadaşlar bu filmde, C4! İzleyici bundan daha fazla salak yerine konulamazdı.
Özensiz kurgulanan aksiyon, klişe bir ana hikaye, göz kanatan bir CGI kötüsü. Peki ya Amanda Waller’ın Harley Quinn için ‘o Joker’den bile daha deli’ dedikten sonra Harley’in su görünce çığlık atmaya başlaması? Filmin kendi içindeki irili ufaklı tutarsızlıkları saymakla bitmiyor, bu tutarsızlıklar ise hikaye akışını büyük bir balta gibi kesiyor.
Çizgi romanlarda Suicide Squad ekibi çok cana yakın insanlar değildir. Özellikle bu durum birbirlerine karşı tolerans gösterme olduğunda bu net bir şekilde ortaya çıkar. Sürekli ego çatışması yaşayan, her dakika birbirlerini satmaya hazır suçlulardır. Filmde de bu şekilde tanıtıldılar bize. Digger Harkness’ın arkadaşını gözünü kırpmadan öldürmesi, El Diablo’nun ailesini öldürmesi ve hapishane bahçesinde bulunan herkesi tek hareketi ile küle çevirmesi en yakın örnekler. Hemen sonrasında bu insanlar ufak bir laf atışmasından sonra kader arkadaşları oldular. Daha 30 dakika önce dünyanın en deli insanlarıydınız, ne değişti bu sürede? Özellikle Deadshot’ın Harley Quinn’i vurmayıp olası bir ceza indirimini bir kenara atması aklıma geldikçe güldürüyor. Diğerleri de ‘helal lan sana’ tarzında bakış falan atıyorlardı. Bir de El Diablo’nun ‘bir aile kaybettim, bir tane daha kaybedemem’ demesi yok mu, saç baş yoldurur.
Filmin yarısını hırlayarak geçiren Killer Croc’un temiz hava almaya başlayınca ergenlik dönemine geri dönüş yapması filmin ton değişikliğini en iyi özetleyen unsurlardan birisi aslında. Filmin başındaki draması ve hafif deli halleri ile hem güldüren hem de bir miktar üzen Harley Quinn’in filmin ikinci yarısında tamamen kalçalarına bakılan kadın konumuna getirilmesi de durumun rezilliğinin en bariz örneklerinden bir diğeri.
Enchantress’ın büyüsü altındayken çok sevdiği kızıyla birlikte çimlerin üstünde yuvarlanmayı hayal etmek yerine Batman’i öldürdüğünü gören Deadshot’ın yerle bir edilen draması, kesilen, eklenen sahneler, çok ucuza kaçılmış senaryo, saymakla bitmeyen mantık hataları ile Suicide Squad, DC Sinematik Evreni’nin en kötü işi. Filmin köken anlatımı ile müzik kullanımı gibi iyi yaptığı şeyler bu durumun önüne geçemiyor.
Comments