Önce süper kahramanlar sonra onlardan kurulan takımlar. Justice League’in ardından sidekicklerin kurduğu Teen Titans geldi bildiğiniz üzere. Tim’in ölümünün ardından dağılan ekip hayatımıza yine bir Robin’in liderliğinde yeniden doğdu. Bu kez Batman’in oğlu Damian’ın çabalarıyla tekrar ‘Genç Titanlar’ adıyla Robin, Beast Boy, Kid Flash, Starfire, Raven ve Goliath’la kuruldu. Bu ekip kolayca bir araya gelmedi. Peki neydi bu ekibin bir araya gelmesini zorlaştıran? Güven elbette. Hele karşıdaki düşmanın Şeytanın Yumruğu olduğunu düşünürsek. Evet doğru okudunuz. Ra’s Al Ghul tarafından kurulan, Robin’in lideri olduğu Şeytanın Yumruğu! Genç Titanlarımız bu gerçeği öğrenince Robin’e güvenmekte zorluk yaşıyor elbette. Bu ekibin bir araya gelmesini zorlaştıran da bu gerçek. Tabi Robin’in egosunu da unutmamak gerek.
Teen Titans: Rebirth #1
Hikaye Robin’in Wayne malikanesinde Alfred’le kutladığı 13. yaş günüyle başlıyor. Yalnızlıktan yakınan Damian, Alfred’in de verdiği fikir doğrultusunda Teen Titans’ı kurmaya karar verir ve ekibin üyelerine tuzak kurarak diğer dört dostumuzu bir araya getirir. Kendine gelen kahramanlarımız karşısında Robin’i görür. Bu elbette onları çok kızdırır. Robin amacını anlatmaya fırsat bulamadan kahramanlarımız kendilerini kurtarır ve Robin’i dinlemeden çekip gider. Tam o anda ‘Şeytanın Yumruğu’ Teen Titans’ın yerini tespit eder ve böylece ilk karşılaşma gerçekleşir.
Teen Titans: Rebirth #2
İkinci sayıda ‘Şeytanın Yumruğu’ ve Genç Titanların ilk karşılaşmasını okuyoruz. Burada öğrendiğimiz gerçekler ise Robin’e bakış açımızı değiştirir. Buradaki diyaloglardan anlıyoruz ki; Robin’in asıl amacı Genç Titan üyelerini korumakmış. Çünkü Şeytanın Yumruğu bu kahramanları yok etmeye karar vermiş. Burada ki eşleşmeler ise oldukça önemli. Şeytanın Yumruğundan Mara, kuzeni Damian’ı kendine hedef olarak seçer. Blank, Beast Boy’u; Nightstorm Kid Flash’ı; Stone, Starfire’ı ve Plague, Raven’i seçiyor. Buraya dikkatlice bakalım. Eşleşmelerde görüyoruz ki hep denk güçler karşı karşıya gelecek. Yani çok da kolay olmayan kavgalar okuyacağız. Teen Titans Rebirth’ü okurken eğlenceli yapan noktalardan biri de bu. Tabi eğlence demişken Beast Boy’a değinmeden geçmek olmaz. Zevzeğin teki.
Sayıya geri dönelim; Suikastçiler Birliği ile karşılaşan Genç Titanlar, Batman’in yardımıyla bu saldırıdan kaçmayı başarıyor. Burada dikkat etmemiz gereken nokta Mara’nın Robin’e olan öfkesi. Robin’i alt etmek için kendisi dahil herkesi öldürmeyi göze alıyor. Bu öfkenin nedenini üçüncü sayıda öğreniyoruz.
Teen Titans: Rebirth #3
Üçüncü sayı, ilk sayfalarda bizi geçmişe götürüyor. Mara ve Robin’in arasında olup biteni öğreniyoruz. Aslında bu neden sizi çok şaşırtmayacak. Ikisi de Ra’s Al Ghul’un torunu. Dolayısıyla ikisi de gelecekte Suikastçiler Birliği’ne liderlik etmek için yanıp tutuşuyor. Ancak Damian, Suikastçiler Birliği’ne ve dedesi Ra’s Al Ghul’a sırtını dönmüştü.
Teen Titans’a gelelim. Kaçmayı başardıktan sonra Robin Teen Titans ekibine asıl amacının onları korumak olduğunu ve onları alt etmek için takım olmaları gerektiğini anlatır. Kid Flash Justice League’den yardım almaları gerektiğini söylese de Robin bunu reddeder. Babası Batman sonuçta. “Çocuk muyuz oğlum biz” klasik.
Ormana sığınan Teen Titans ateşin etrafında toplanmanın etkisiyle de birbirlerine içlerini döküyor. Bu birbirlerine olan bağı daha da kuvvetlendiriyor. Ateş başındaki bu sohbette kahramanlarımızın aslında kim olduğunu ve neler hissettiklerini okuyoruz. Oldukça güzel diyaloglar var. Bize başta Robin olmak üzere Starfire’ın ve Raven’in neden iyi tarafı seçtiğini anlatılıyor.
Son kısımda Robin, kimseye görünmeden Goliath ile Infinity Island’a gidiyor ve Goliath’la vedalaştıktan sonra dedesi Ra’s Al Ghul’un karşısına çıkıyor. “Beni al, dostlarımı bırak” klişesiyle üçüncü sayımız son buluyor. Burada şu fikre kapılıyoruz elbette; Robin göründüğü kadar kibirli ve sert biri değil aslında.
Teen Titans: Rebirth #4
Hazır Olun! Kana, İhanete ve Deliliğe Doyacaksınız!
Meğerse Beast Boy, kendini arkadaşları için feda eden Robin’i Infinity Island’a kadar takip etmiş ve Teen Titans’a Robin’in bu kahramanlığını anlatır. Bu olaya oldukça şaşıran ekip etkilenir ve Robin’i kurtarmak için yola koyulur!
İlk dikkatimi çeken şu oldu; Ra’s Al Ghul’un ne kadar deli olduğuna bir kez daha tanık olduk. İki torununu acımasızca karşı karşıya getirdi. Onlardan ölümüne bir savaş ister. Dkazanan Robin olsa da kuzenini öldüremediği için mağlup olur. Mara, Robin’i sırtından bıçaklar ve böylece birliğe kabul edilir. Törende Mara Robin’in bir kadeh kanını içmelidir, böylece resmen birliğe katılmış olacaktır.
Tören için hapsedilen Robin’e Şeytanın Yumruğu’nun diğer üyeleri gözcülük yapar. Bu arada kendi aralarında konuşan üyeler, Mara’nın kendilerini kullandığını ve Robin’in ondan daha iyi bir lider olacağını tartışırlar. Bu olayın sonunda ne olur gelecek sayıda göreceğiz.
Teen Titans: Rebirth #5
Mendilleri Hazırlayın!
Wally West’i kaçıran Deathstroke ondan geçmişe gidip oğlu Grant’i geri getirmesini ister. Wally bunu reddeder ancak Deathstroke bunu cevap olarak kabul etmez. İşkenceye maruz kalan Wally sonuna kadar direnir. Wally’den hiçbir sonuç alamayacağını anlayan Deathstroke planında değişiklik yapmak zorunda kalır.
Titanlar Wally’nin kaçırılmasının ardında bir şeyler olduğunu anlar ama Nightwing tüm soruları cevapsız bırakır.
Wally West’ten sonuç alamayan Deathstroke öylece pes etmiyor. Bu amacının peşinden Central City’ye kadar gidiyor. Kid Flash’a ulaşan Deathstroke, onu da kaçırır ve aynı şeyi ondan da ister.
Diğer Wally West’e göre daha genç ve daha tecrübesiz olan Kid Flash’ın kafası daha kolay karışır. Hele karşısında başka bir Wally West görünce Kid Flash’ı daha kolay kontrol edebilen Deathstroke, Onu kandırmayı başarır ve Kid Flash’ın güçlerini ele geçirir!
Kid Flash’ın yokluğunu farkeden Teen Titans, hemen harekete geçer. Titanları izleyebilmek için hepsine çip takan Robin, Kid Flash’ın yerini tespit etmeye çalışırken işin daha karmaşık olduğunu anlar ve ekibe Nightwing’e gitmesini söyler.
Bu serinin en iyi yanı tüm Titanları bir arada görmek olabilir. Karşı karşıya gelen Titanlar Wally West’leri bulmak için işbirliği yapmaları gerektiğinin farkına varır. Burada dikkat etmeniz gereken bir nokta var; çizgi roman elinizde ağırlık yapabilir, zira ortam Robin’in egosundan geçilmiyor.
‘Benim Adım Slade Wilson, Yaşayan En Hızlı Katilim’
Wally West’lerin durumundan habersiz Titanlar, gittikçe endişelenmektedir. Deathstroke hakkında araştırma yaparak herhangi bir ipucuna ulaşmaya çalışan Robin ve Nightwing arasındaki benzerlik de göz önünde elbette. Titanlar arasında umutsuzluk gittikçe artarken Kid Flash sonunda ortaya çıkar. Güçlerini Deathstroke’a verdiğini itiraf eden Kid Flash Robin’den temiz bir azar işitir.
Bu arada güçlerini kaybettiğini fark eden Kid Flash ilk pişmanlığını yaşar ama bence bu yaşayacağı tek pişmanlık olmayacak. Lazarus anlaşmasının izini süren Flash, Deathstroke’un oğluna kadar ulaşır. Bu kısımda Lazarus anlaşmasının Nightwing’le Deathstroke arasında imzalandığını görüyoruz. Deathstroke kızını korumak için, Nightwing’se Titanlarını korumak için bu anlaşmayı yapmıştır. Ama anlaşmayı bozan taraf Deathstroke oluyor.
Bu sayıda tüm seride olduğu gibi sık sık geçmişe gidiyoruz ve Deathstroke’un ailesi hakkında birçok şey öğreniyoruz.
Lazarus Anlaşmasını öğrenmek için Deathstroke’un oğluna giden Wally gerçekleri öğrenir, sonrasını ise daha sonra okuyacağız, sayının sonuna kadar Wally’den haber alamıyoruz.
Teen Titans Annual #1: Judas Contract – Final!
Hikaye bir geriye dönüş paneli ile başlıyor. Bu sahne, Deathstroke’un ölen oğlu Grant ile ilgili. H.I.V.E. ekibine katıldığını, babasıyla bu yüzden kavga ettiğini okuyoruz. Deathstroke oğlunu bile kullanıyor ve içten içe onun ölümüne neden olanın kendisi olduğunu biliyor. İşte bu hatasını telafi etmek için geçmişe gitmek istemesi daha da mantıklı hale geliyor.
Flashback sahnesinden sonra okuduklarım beni bir nebze şok etti diyebilirim. Çok kararlı olan Robin’le karşılaşıyoruz. Robin, Deathstroke’un kandırdığı Wally West’in bu hatasını affetmiyor ve onu bu görevde geride tutuyor. Kid Flash ekibe dahil olmuyor. Robin’in haksız olduğu da söylenemez. Beni hayran bırakan şey şu oldu; küçük yaşına rağmen çok kararlı, olgun bir Robin var Teen Titans Rebirth serisinde. Belki de Batman’in oğlu olmanın getirdiği bir ağırlık bu. Nightwing’e rağmen ekibin lideri olmuş durumda.
Jericho da bu ekibe dahil. Deathstroke’un yaşayan oğlu Teen Titans ve Titanlara bu yolculuğunda eşlik ediyor. Amacının yardım etmek olduğu ortada, bu açık. Ancak bu yardım babasına mı yoksa bizim kahramanlarımıza mı, bunu ileride öğreniyoruz.
Geride bırakılan tek kişi Kid Flash değil. Aqualad da ekibe dahil edilmiyor. Ancak Titanlara katılmamasının sebebi unutulması. Evet unutulması. Aqualad da bunun üzerine Wally’i takip ediyor. Wally telefonun başında, Barry Allen’a bir mesaj bırakıyor ve ondan yardım istiyor. Hatta ondan tüm Justice League’i yanında getirmesini istiyor. Kid Flash hatasını bu şekilde telafi etmenin peşinde. Hikaye adına Justice League’den yardım istenilmesi mantıklı. Yoksa okurken birçok kişi neden çağrılmadılar diye delirebilirdi.
Bu sırada bizim Titanlar tüm olayların başladığı yere, Deathstroke’un olduğu yere gider ve Speedforce’u kullanarak zamanda geri dönmeyi, Deathstroke’u durdurmaya dener.
Zamanda geri gitmeyi başarırlar geçmişteki Titanlarla karşılaşılır. Durumu hemen açıklayan Nightwing, onların da hedeflerinin Deathstroke olduğunu ve yardım etmeye geldiklerini söyler. Titanlar, Deathstroke’un bir adım gerisinde kalır. Geçmişteki Flash’ı öldüren Deathstroke, Titanları oldukça zor bir durumda bırakır.
Bu sırada günümüzde, Aqualad ve Kid Flash gizemli bir yabancıyla karşılaşır. Anlaşılan bu çocuklara hiç kimse yabancıların arabasına binmemesi gerektiğini söylememiş. Bu yabancının arabasına binen Aqualad kim olduğunu sorar ve Deatstroke’un ortağı Wintergreen olduğunu öğrenir! Bu yabancı onları araştırmış, hakkında bilgi edinmişti. “Deathstroke her şeyi mahvediyor, onu durdurmanız gerek.” diyerek bizim Kid Flash’ı baya yüreklendirir.
Geçmişteki Dick Grayson Flash’ı geri döndürmeyi dener ve başarılı olur. Flash tekrar yaşama döndüğü an Kid Flash da gücünü geri kazanır ve hemen Titanların yanına hatasını telafi etmeye döner.
Deathstroke geçmişe dönmesine rağmen oğlunu tekrar hayata döndürmeyi başaramaz. Zaman çizgisini değiştiremeyen Slade Wilson bu konuda Titanları suçlar.
Oğlunu geri döndürmekte başarısız olan Deathstroke, daha da geçmişe gitmeyi dener. Deathstroke’un yaşayan oğlu Jericho babasını ikna etmeye çalışır ancak Deathstroke oldukça kararlıdır. Oğlunun tekrar yaşamasını ister. Bu sahne beni etkilemedi diyemem. Jericho’nun babasına “ben de senin oğlunum” dediği an üzdü.
Gücünü geri kazanan Kid Flash, Titanların yanına döner ancak Robin onu gördüğüne pek memnun olmaz. Robin’e rağmen Kid Flash kararlıdır, hatasını telafi edecektir. Speedforce’u kullanarak Deathstroke’un peşinden giden Kid Flash’ın ardından Flash da onu uyarmak için gider. Speedforce’u kullanarak zaman çizgisini değiştirmenin ne kadar tehlikeli olduğunu ona anlatmak ister. Tüm bu uyarılara rağmen Deathstroke’un peşine düşen Kid Flash Deathstroke’u günümüze getirmeyi başarır. Geçmişte kalan Titanlar ise günümüze döner. Günümüze döndükleri an onları Aqualad karşılar. Bu esnada Raven, Kid Flash’la bir şekilde bağlantı kurar ve kriz geçirir. Aqualad ve Robin’in yardımıyla bu kriz halinden çıkar ve kendine gelir.
Nihayet Deathstroke ve Titanların birbirlerine gireceği bir sahne okuyacağımı düşünürken; arkasını dönüp giden bir Deathstroke beni etkiledi. Adam bıktı doğal olarak. Titanlara tek söylediği; “Ölmelisiniz, ben de ölmeliyim. Sadece bunu bitirelim, olur mu?” Bu kısımla birlikte Titanları ve Deathstroke’u son kez bir arada görüyoruz. Deathstroke’un hikayesi kendi serisiyle devam ediyor. Seri 26. sayısını çıkarmış durumda. Mutlaka bir göz atın derim.
Speedforce yüzünden geçmişten günümüze hasarlı bir şekilde geri dönen Kid Flash’ı Raven iyileştirmeyi başarır. Ancak tüm hasar bu değildir. Robin’in gözünden düşen Kid Flash’ı Robin ekipten kovar. Buna diğer Teen Titans üyeleri itiraz etse de Robin kararlıdır. Kid Flash tekrar ekibe döner mi, bu sorunun cevabı ise Teen Titans #9’la cevabını buluyor. Seri 14. sayısını çıkarmış durumda.
Titans’a dönecek olursak, Wally, Speedforce nedeniyle oldukça hasar görmüştür. Doctor Will-Hane’e görünen Wally yıkıcı bir şey öğrenir. Doktor ona ‘pacemaker’ının hala çalıştığını ancak oldukça hasar gördüğünü ve gücünü gerekli olmadıkça kullanmaması gerektiğini söyler. Pacemaker’ın ne olduğunu bilmeyen Titans üyelerine cevap Nightwing’den gelir; “Geçmişe döndüğümüzde, Flash’ın kalbi durduğunda Robin onun kalbine bir pacemaker bağladı. Böylece Flash aramıza geri döndü.” Bu cevapla yıkılan Flash ve diğer Titans üyeleri bu soruna nasıl bir çözüm getirecek, bu soru ise Titans #12’de cevap buluyor. Bu 3 seri içerisinde benim favorim kesinlikle Titans. Gerekirse başka serileri bir kenara atın, Titans’a vakit ayırın.
İnceleme
‘Lazarus Contract’ hikayesi hakkında ise size şunları söyleyebilirim: bu kadar çok karakterin bir araya gelişi ustaca kotarılamamış. Tamamen geri planda olan bir Donna Troy ve Arsenal var. Replik bile yazıldığından emin değilim onlara. Aynı zamanda, Aqualad bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Yeni tanışacağımız, bol bol göreceğimiz bir Aqualad beklerken sürekli bölünen bir karakter okudum. Bu kısmı beni gerçekten mutsuz etti. Serinin ve sayının iyi yanları ise Robin ve Deathstroke’du. Robin’in Nightwing’i geride bırakarak ekibe liderlik etmesi ve tüm ısrarlara rağmen Justice League’den yardım istememesi bana biraz Batman’i hatırlattı. Son olarak, biraz karman çorman yazılsa da bu karakterleri bir arada görmek çok güzeldi. Bazı karakterler daha ön plana çıksaydı, daha ayakları üzerinde duran bir hikaye okuyabilirdik.
Comments