Teen Titans’ı bilirsiniz. Ustalarının gölgesinde suçla savaşan bir grup gencin bir amaç uğruna bir araya gelme ve ekip kurmalarının ardından zaman içinde bu ekibin aileye dönüştüğü ve ailenin her bir üyesinin kendi kimliğini keşfetme öyküsü olarak tanımlayabiliriz Teen Titans’ı. Peki Teen Titans, bir ekip olarak DC evreninde bulunduğu bu kilit yeri nasıl elde etti?
1966 Teen Titans: Hikaye Nasıl Başladı ?
Teen Titans, DC Comics o zamanki adıyla Superman/National DC Comics markasının düşen satış rakamlarını hareketlendirmesi umuduyla yayınladığı mizah dergisi olarak yola çıktı.
53. sayısında ekibin köken öyküsü şu şekildeydi: Brave & Bold #54 sayısında Teen Titans bir araya gelmeden önce ilk kez birlikte suçla savaşan Robin, Kid Flash ve Aqualad‘e Wonder Girl ve Speedy, zihin kontrolü altında tutulan ustalarını teker teker alt edemeyeceklerini fark ediyorlar ve bir araya gelerek ustalarını yeniyorlar. Bu hikayenin sonucu orijinal beşli Teen Titans’ı kuruyor. Golden Age (Altın Çağ) mizahının hakim olduğu seride dönemin şartları etkisiyle Soğuk Savaş’ın etkileri yer yer kendini hissettiriyor. Serinin yazarlarından birisi ise usta sanatçı Marv Wolfman.
Hawk & Dove, Guardian, Bumblebee, Harlequin, Lilith Clay (Omen), Beast Boy, Aquagirl (Tula) gibi daha birçok karakter Teen Titans dergisinde tanıtılıyor. Aynı zamanda Teen Titans’ın en önemli düşmanlarından The H.I.V.E, Psimon Queen B gibi kötüler de bu seride okuyucu ile buluşuyor.
Eğer bu dönemin çizgi roman estetiği ilginizi çekmiyor ancak yine de orijinal 5’linin Teen Titans dönemini okumak istiyorsanız, Teen Titans: Year One aradığınız seri.
The New Teen Titans (1980)
Silver Age (Gümüş Çağı) yerini Bronze Age‘e (Tunç Çağı) kaptırırken, DC Comics eski markalarından birine dönemin taze bakış açısıyla bir seri bahşetti. Serinin başına ileride Teen Titans efsanesi olarak anılacak Marv Wolfman getirildi. Wolfman, Teen Titans’ı şu an tüm diğer çizgi romanlardan farklı yapan elementlerin tohumunu daha ilk sayıdan atmaya başladı. Wolfman’ın dokunuşları, Teen Titans’ı DC Comics’in en değerli markalarından biri yaptı.
En iyi Teen Titans hikayesi olarak anılan Judas Contract, New Teen Titans ile New Titans arasında geçmektedir.
The New Titans (1988)
Wolfman, Teen Titans ekibini bir kez daha tazeleyerek 1988 yılında ”Teen” ibaresini başlıktan çıkardı. Seri boyunca artık olgunlaşan kahramanlarımızı günümüzdeki haline -bunları hiç ettiğin için teşekkürler New 52- getirecek olan pek çok olay yaşatan yazar, kahramanları tam anlamıyla ete kemiğe büründürdü. Bu seri aynı zamanda Marv Wolfman ile George Perez’in son ana akım Titans serisi. Aynı dönemde Tales of the Teen Titans yan serisini ikili birlikte çıkardı.
Teen Titans (1996)
Yeni bir ekiple bir yolculuk; ancak bu ekibin Titans ruhunu ne kadarı taşıdığı soru işareti. Şahsi olarak bu seriyi size önermiyorum. Çünkü Titans kökeni ile pek girdisi çıktısı yok. Serinin yazarının Superman ile birlikte sık sık andığımız ve en son Action Comics’te kendisini gördüğümüz Dan Jurgens olduğunu hatırlatmakta yarar var.
The Titans (1999)
Orijinal 6’lı o çok sevdiğimiz dostlarıyla geri dönüyor. Onları Nightwing, Flash, Troia, Tempest ve Arsenal olarak okumak gerçekten inanılmaz bir keyif. Cyborg, Starfire, Jesse Quick ve Damage da eklenince ortaya aşırı zevkli bir seri çıkıyor.
Young Justice (1998)
Robin (Tim Drake), Superboy (Conner Kent) ve Impulse (Bart Allen)’ın bir araya gelmelerini, çocukluk dönemini ve ilk maceralarını Red Tornado’nun gözleminde konu alan bu eğlenceli seri adeta yeni neslin geleceğini müjdeliyor.
Titans/Young Justice: Graduation Day
Titans ile Young Justice ekibinin bir araya geldikleri bu mini hikaye bize Titans ekibinin dağılışını ve Young Justice ekibinin Titans üyesi oluşunu oldukça çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Judd Winick’in bu hikaye ile Young Justice ekibinin toyluğunu ortaya koyması ve onların 2003 Teen Titans serisi ile yaşayacakları karakter gelişiminin temeli olması sebebiyle mutlaka okumanız gereken bir Titans hikayesi.
Teen Titans (2003)
DC Comics’in altın yumurtlayan çocuğu Geoff Johns, yazarlığını Flash ve JSA ile yeni kanıtlamışken tüm Titans mitinin en iyi serilerinden birini okuyuculara hediye ediyor. Starfire, Cyborg, Beast Boy ve Raven gibi çok sevdiğimiz karakterin mentörlüğünde; orijinal 6’nın gölgesinde yeni bir Titans ekibini bizlere sunuyor. Robin (Tim Drake), Superboy (Conner Kent), Wonder Girl (Cassie Sandsmark) ve Impulse’un (Bart Allen) gelişimlerini yaşatan Johns, Titans kökenini yaşatırken bu miti oldukça ileri taşıyor ve bize 100 sayılık tekrar tekrar okumak için hala can attığımız bir hikaye veriyor.
Titans (2008)
Yeniden orijinal ekibi odağına alan bu seri, Geoff Johns’un harika Titans serisi sonrası insanların pek ilgisini çekemese de hem Blackest Night, Brightest Day gibi seriler ile yaptığı ortak sayılarıyla hem de usta çizer Ethan Van Sciver’in çizimleriyle okuması zevkli bir seri.
Teen Titans New 52 (2011)
Red Hood & The Outlaws yazısında Scott Lobdell‘in Rebirth öncesi kariyerinin başarısızlığına değinmiştim. İşte yazarın en kötü eseri ile karşı karşıyayız. Geoff Johns’un karakterlere yaşattığı onca karakter gelişimini hiçe sayan ve Titans kökeni olmayan seri adeta kendi etrafında çırpınıyor ve okuyucusuna farklı bir şey sunmuyor. New 52 döneminden Titans öyküsü okuyacağım derseniz, öncelikle Convergence Titans‘la eskiyi yad edebilirsiniz.
Titans Hunt (2015)
New 52’de kaybolan ruhu geri getirmek için Dan Abnett yola çıkıyor ve ortaya 4 yıllık dönemi içinde ilk kez ‘evet, ben Titans okuyorum’ diyeceğiniz bir hikaye çıkıyor. Ancak ortada halen kayıp bir Titan var ve biz bu kaybımızın soğukluğunu mini seri boyunca üzerimizde taşıyoruz. Road to Rebirth başlığıyla basılan seriyi Rebirth’ü okumadan önce mutlaka okumanız gerek.
Titans (2016)
Seriyi okumadan önce mutlaka Rebirth ana sayısını okumalısınız.
Orijinal 5’li ve her ne kadar yeterince bilinmese de ilk Titans’lardan Lilith (kendisini Titans Hunt’ta yakından tanıma fırsatımız olmuştu) ile birbirinden nefis hikayeleri birer birer okumak hepimizin hayaliydi. ‘Return of Wally West’ en sevdiğim Titans hikayelerinden olmuştu. ‘Made In Manhantan’ tümüyle oldukça iyi bir öyküydü. Titans Hunt ve bu iki hikaye ile Dan Abnett güvenimizi iyice tazelemişken birbirinden saçma hikayeler geldi. Abnett’in hikayelerindeki konu kısırlığı eski hikayeleri yaraladı.
Abnett seriyi bırakmalı, yeni bir yazar ile seri büyüsüne yeniden kavuşmalı derken Abnett ekibi dağıtıp farklı bir ekibi toplamakla çözümü aradı. Üzülerek belirtiyorum ki bu tercih, Titans’ı en kötü DC serileri arasına soktu ve benim için çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. Serinin tamamını size öneremeyeceğim ancak çizer Brett Booth‘un elinin değdiği sayıları mutlaka okumalısınız.
Teen Titans (2016)
Damian’ın Teen Titans’a neden uymadığını 2003 Teen Titans serisinde Geoff Johns çok iyi anlatmıştı. Damian Wayne, oldukça iyi bir karakter gelişimi geçirmiş olsa da karakterinin kimyası Teen Titans ile uyuşmuyor. Ancak bu serinin kötü olduğu anlamına gelmez. Oldukça eğlenceli bir hikaye sunmasının dışında, Damian’a oldukça güzel bir karakter gelişimi kattı.
Herkese İyi Okumalar!
Comments