top of page
Yazarın fotoğrafıFantastik Cadde

Röportaj: Anti-Zone Ekibi

2 idealist arkadaşımızın bir yılı aşkın süredir üzerinde çalıştıkları Anti Zone adlı seri, ‘Kuzgun ve Şeytan’ başlıklı ilk bölümüyle yayın hayatına başladı! Fantastik Cadde olarak kendilerine gönülden başarılar diliyoruz. İdealleri uğruna emek veren insanların elinden tutmak herkesin görevi. Özellikle de bu tarz beyinlerin gittikçe azaldığı ülkemizde.


Öncelikle tebrikler arkadaşlar. Gönülden başarılar dileriz. Anti-Zone serisinin kadrosu olarak kendinizi okuyucularımıza tanıtmak ister misiniz? Aynı zamanda hikayenizi okumak, destek olmak ve hakkında soru sormak isteyenler size nasıl ulaşabilir?


Serinin Yazarı Deniz: ”Öncelikle merhabalar, ben Denizcan Akyol. Kendimi sanırım hayatım boyunca hayal kuran ve bunları belli bir raddede gerçekliğe katmak isteyen birisi olarak tanıtabilirim. Küçük yaşlardan itibaren okuduğum, izlediğim, bana her seferinde farklı bir şeyler katan hikayeleri ve eserleri yaratanlara çok imrenirdim. Bu insanlar yalnızca bir esere can verip durmuyorlardı benim gözümde. Bir şeyi baştan sona yaratıp, o evrene kendilerinden bir parça koyabiliyorlar. Bu çok önemli, nihai amacım ben veya Yavuz gittikten sonra bile bir çocuğun yazdığım yazılara veya çizilen işe bakıp, orada bulunan karakterlerin içerisinde olduğu anksiyete ve biraz da saf acıyı hissedip yalnız olmadığını, işi her zaman yaratmaya dökebileceğini anlamasını istiyorum. Sanırım benim için ana hedef bu, insanların bu hikayeleri kişiselleştirmesi, benim için büyük miktarda kişiseller çünkü. Destek olmak isteyenlerin yapabileceği en büyük şey okumaları. Bağışı ise, gerçekten sevdilerse veya kendilerinden bir şey bulurlarsa yapabilirler. Nihayetinde biz bu hikayeyi “size” ve yine “sizin” için anlatıyoruz, okuyup bizi biraz bile anlamanız ve desteklemeniz en büyük kazanç olacaktır.”


15753e76dc2a6addc5c4e3b77618f487fcbf5beb_1_690x343.jpg

Bu tarz girişimler hayal etmesi kolay ama somut hale getirmesi zor eylemlerdir. Her şeyden önce yetenek ve sabır ister. Yapım sürecinden bahsetmişken, bu süreç sizin için nasıl geçti?


Serinin Çizeri Yavuz: ”İlk kez bu tür bir projenin içine girdiğimiz için ikimizin de bolca acemi kaldığımız yerler oldu. Tabii ortak bir iş yapıldığı için bazı karar anlarında fikir uyuşmazlığı da oldu elbette ama bir şekilde orta yolu bulduk şu ana kadar. İkimiz de hikayeyi olabilecek en iyi şekliyle anlatabilmek istediğimiz için ortak payda bulmamız zor olmadı.”


Deniz: ‘Yol arkadaşım Yavuz ve ben biraz hayalperest insanlarız. Tüm başlangıçlar böyledir. Anlatmak istediğimiz bir hikaye, bolca zaman ve sabrımız vardı, biz de araya zaman girmeden konseptleri yaratmaya başladık. Dürüst olmak gerekirse hayatımda bunun kadar yorucu ama aynı zamanda bu kadar keyif veren bir işe bulaşmamıştım. Kural yok, limit yok, yanında sevdiğin ve saygı duyduğun bir arkadaşın ile sevdiğin işi yani hikaye anlatmayı, senin yolunla yapmaya çalışıyorsun. Şikayet edemem doğrusu. Ama yeni başlayanlar için az biraz olsa bile bir örnek olabildiysek ne iyi çünkü bu iş aşırı ustalık gerektirmiyor. Anlatacak sana özel bir hikayen ve biraz da kendi hikayene ait olan belli bir vizyonun olduktan sonra gerisi inanın geliyor.”

Size ilham veren unsurlar neler ve idol olan sanatçılar kimler?


Yavuz: ”Aslında söylenecek birçok değerli kişi var. Tek tek saymak zor olsa da en başından beri bir Jim Lee, Greg Capullo ve David Finch etkisi yoğun diyebilirim. Hem anlattığı hikayeleriyle hem de özgün çizgisiyle Kenan Yarar’a küçüklüğümden beri hayranım. Manga çizeri Kentaro Miura da müthiş bir usta. Güzel sanatlar kökenli olduğum için sanat tarihinden birçok büyük sanatçı da kaçınılmaz olarak yansıyor çalışmalarıma. Tabi onların seviyesi çok büyük emek ve adanmışlık gerektiriyor bunu söylemeye bile gerek yok ve haddim de değil elbette.”


Deniz: ”Son yıllarda ve özellikle bu hikayede ilhamı büyük olan yazarlar olarak Alan Moore (Killing Joke, Watchmen), Jason Aaron (Southern Bastard) ve Robert Kirkman’ı (Invincible) gösterebilirim sanırım. Bana göre bu yazarlar, yaptıkları spesifik eserler ile çok özel ve katmanlı hikayeler anlatabiliyorlar.


Yavuz’un aksine benim çizgi roman dünyası ile aram biraz daha şeffaf, zayıf diyebiliriz. Fakat hayatım boyunca filmlerle büyüdüm, çoğu film bugün olduğum kişiyi şekillendirdi, düşünme şeklimi değiştirdi. Bana ilhamı büyük olan yönetmenler de işlerinde, yani hikaye anlatma konusunda usta isimler oldukları için onlardan örnek verebilirim sanırım; Ford Cappola (Apocalypse Now), David Fincher (Zodiac, Se7en), Terrence Malik (The Red Thin Line), Stanley Kubrick, (The Shining, 2001, Clockwork Orange), Frank Darabont (The Mist, Shawshank) ve John Hillcoat (The Road) genel hatlarıyla ilk senelerde bana hikaye anlatımı ile ilgili çok şey kattı ama yeni dönemde bazı yönetmenlerin beni genel olarak daha çok etkilediğini düşünüyorum.


Özellikle Havensburg’un da bir karakter gibi hissettirmesi gerektiğini veya kendine özgü bir hissiyatı olması gerektiğine Denis Villeneuve’un Sicario filminde Juarez’i işleyiş şekli ile karar verdim. Aynı yönetmenin Prisoners filminde “inanç” temasını gri bölgede işleyişine tanık olup, bu kadar basit bir konu içerisinde arkadan ve sindire sindire bu kadar komplike bir hikayeti işleyebilmesi yazarlık damarımı kabarttı. Bunlar dışında Cary Joji Fukunaga’nın (True Detective, Beats Of No Nation) kozmik ve insandan doğan “korku” temasını işleyiş şekli ve Nicholas Wending Refn’in Drive’da şiddeti yerinde ama etkili kullanması ve genelinde hikayenin bir masal kadar basitçe aktarılması fakat belli bir derinliğinin de olması birçok yönden farklı düşünmeye ve yazmaya teşvik etti beni. İlk ve ikinci sayı içerisinde olan sahneleri de aynı Villeneuve ve Deakins gibi kurgulamaya çalıştık Yavuz’la. ‘Slow Burn’ yani demleye demleye basit bir konuyu daha derin işlemeye çalışarak anlatmayı denedik de diyebiliriz.”

Hikayenizin konusu ve vermek istediği mesaj ne?


Deniz: ”Hikaye ve konusu çoğu kişinin gözlemine göre değişebilir bana göre. Bazı şeyleri biraz da okuyana bırakmak her zaman daha iyidir. Bittiğinde tüm cevapları almış olmayacaksınız ama elinizde ufak tefek deliller ile ekmek kırıntısından bir yol uzanacak. Bana göre konunun aldığı ve işlemeye çalıştığı şey, saf nefret ve insanın uzun süre izole kalmasıyla oluşan kendi kafasının içerisindeki karanlık sokağın genele yayılıp herkesi etkilemesi. Yalnızlık çok büyük bir katalizördür bana göre. Kişiye çok farklı şeyler deneyim ettirebilir.”


Yavuz: ”Öfke, intikam gibi duyguların sözde adalet fikrini uygulamak için olsa bile, nasıl birbirini besleyebilecek bir şiddet sarmalı yaratabilecek unsurlar olduğunun altını çizen bir temaya sahip diye özetlenebilir. Tabii, ilk sayı da bunu vurgulayacak şekilde oldukça acımasız ve kanlı sahneler içeriyor.”


731a1462779407b49acbb4cb55576c880371a5cf_1_690x333.jpg

Anti-Zone kaç sayılık bir seri olacak ve bir evren haline gelecek mi?

Yavuz: ”En başta 4 bölüm olarak kurgulamıştı Deniz. Sonra gerek sayfa sayısını azaltmamız gerek daha doygun ve ayağı yere daha sağlam basan bir hikaye bütünlüğü sağlamak için yapılan son güncellemeler ile kesin olmasa da 6-8 bölüm arası sürmesi muhtemel.”


Deniz: ”Kaç sayı olduğu henüz belli değil. Düşünceler ve çeşitli hikayeler var kafamızda ama finali getirebilmek şu an için ana hedefimiz. Yalnız şunu söyleyebilirim, bildiğiniz tarzda bir evrenleşme mantığının yerini çok daha farklı bir “geçmiş/gelecek” konseptli genişleme mantığı alabilir. Dediklerim finale kadar gelebilirsek daha çok anlam ifade edecek.”


Ana karakterin görünüşü ile motivasyonunun arkasında yatan neden ne?


Deniz: ”Bunu söylersem tüm eğlencesi kaçar ama… Dediğim gibi biraz da bazı ayrıntıları okuyucunun bulması ve çoğu şey hakkında (bazen bizden bile fazla yaratıcılıkla) teori üretmeleri beni aşırı mutlu ediyor. Bu serinin amacı da bu. Havensburg’un genel anlamda hepimizin şehri olması. Onun hakkında ve içerisinde bulunan ufak tefek göndermeler ve olaylarla ilgili konuşabilecek bir topluluk tek dileğim.”


Yavuz: ”İlk bölümde öne çıkan 2 karakter var. Biri kaostan ve cinnetten beslenen Kızıl, diğeri ise onu durdurmak için her şeyi göze alan Raven. Bazı insanlar için ikisinin de maskeli olması ve ruh hallerinin suratlarından pek okunamaması onlarla bağ kurulmasına engel gibi gözükebilir. Ancak bu durum, özellikle ilk bölüm için gizem ve gerginliğin bir tık daha yukarı çıkmasını sağlıyor aynı zamanda. Diyalog ve iç konuşmaların önemini de arttırıyor. Bir ekleme olarak nasıl günlük hayatta maskeyi sadece ilk anlamıyla düşünmüyorsak, bu hikaye serisinin tamamında da kıyafet ve maske olgusu çok daha geniş ve doğrudan olacakları etkileyen bir unsur.”

Devam sayılarının çıkış tarihleri belli mi?


Deniz: ”Devam sayıları için Yavuz ile kafamıza oturan bir planlama var ama ilk sayıdan aldığımız ders ile duyurma konusunda erken davranmayacağız. Hazır olduğunda ve size sunabilecek seviyeye geldiğini hissettiğimizde haberiniz olacak. Fakat şunu diyebilirim, gelecek olan şey eğer bu evreni sevebildiyseniz sizi daha da mutlu edebilecek.”


187e5419fa17022535f84c4421faec264b8f4d75_1_689x420.jpg

Röportaj için çok teşekkür ederiz arkadaşlar. Son olarak, okuyucularımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?


Yavuz: ”Biz teşekkür ederiz. Deniz ile Havensburg’da yaşananlara dair anlatacaklarımız henüz bitmedi. Bizi takip etmeye devam etsinler. En kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle.”


Deniz: ”Zamanınızı ayırdığınız için biz teşekkür ederiz asıl. Eklemek istediğim ufak bir şey daha var. Anti-Zone serisi bizim için büyük bir olayın ilk adımı gibi. “Altay Blue” adı altında bir platform oluşturduk. Bizim bu platform içerisinde hedefimiz de az çok belli. Kafanızda bir hikaye, bir çizim veya bir kısa film fikri varsa ise ve siz buna inanıyorsanız, duyulması gerektiğini düşünüyor fakat fırsat bulamıyorsanız veya sansürlenmekten korkuyorsanız bize ulaşın. Sizi, bize gelen diğer çizer, yazar veya yönetmenler ile eşleyelim ve kendi projelerinizi hiçbir baskı altında olmadan yapmaya koyulun! İletişim için: https://twitter.com/altaybluepro birlikte dünyalar yaratalım.”


Comments


bottom of page