Mark Waid, çizgi roman dünyasının en önde gelen isimlerinden biri olup, benim de en sevdiğim yazarlar arasında yer almakta. Klasik dönemlere saygı duyup, aynı zamanda yazdıklarında yeniliğe kapı aralamaktan korkmayan , akıcı ve yer yer esprili bir üsluba sahip olan Waid, çizgi romanların Oscar’ı olarak kabul edilen Eisner’ı da kazanmış bir yazar.
The Flash (1987)
The Flash muhtemelen Mark Waid’i Waid yapan seri. Flash’ın yardımcısı olarak Kid Flash adı altında kahramanlık yapan Wally West, ustası Barry Allen’ın ölümü üzerine hazır olmadığı bir statüye sahip olur. Babası gibi sevdiği eniştesinin mirasını unutturmamak için Flash ismini kendi üstüne alır. Böyle bir konuyu ne ilk ne son olarak işliyor olmasına rağmen, Waid’in Flash’ının en önemli özelliği ana akım süper kahraman hikayelerinde esas karakterin doğasına göre değiştirilebileceğini ispat etmesi. Waid, hazır cevap ve çapkın Wally’i ustasının gurur duyduğu, evli bir aile babasına dönüştürüyor ve bunu yaparken karakterin çılgınlıklarından vazgeçmiyor. Başta Flash Ailesi olmak üzere, modern zamanlarda Flash’ı tanınır yapan her şey onun kaleminden çıkma.
Mark Waid’ın The Flash dönemi yakın bir tarihte ciltler halinde yeniden yayınlandı. Mark Waid dönemi #62 – #129 ile #142 – #162 arasını kapsıyor.
Daredevil
Frank Miller tarafından Marvel’ın bahtsız bedevisine dönüşen Matt Murdock, yıllar boyunca hiç gülmedi ve ağır depresyon altında yaşadı. Mark Waid, Matt’i Daredevil olarak ünlendiren hikayelerini yok saymadan onu hayatında mutluluğa kavuşturacak bir yolculuğa yönlendiriyor. Kah güldüren kah ağlatan seri, depresyonu tüm gerçeklikleriyle inceleyen Eisner ödüllü muazzam bir eser. Chris Samnee’nin eşlik eden çizimleri, seriyi kültlerin arasına koymayı başarıyor. Benim için ölmeden önce okunması gereken çizgi romanlar arasında bulunmakta.
Mark Waid’in Daredevil dönemi 2011 – 2014 yılları arasında yayınlanan 36 sayıyı kapsıyor.
Kingdom Come
Mark Waid’i çizgi roman dünyasının en bilinen yüzleri arasına sokan eser, usta çizer Alex Ross ile birlikte yazdığı 5 sayılık Kingdom Come serisi. Kahramanların modern zamandaki karanlık değişimlerini irdeleyen eser benim için “umarım bir gün çizgi filmi yapılır” listesinin başında gelmekte. Karanlık 90’ların içinde bulunan bir vaha da diyebiliriz.
Fantastic Four (1998 – 2005)
Mark Waid tam bir Gümüş/Altın Devri aşığı olarak Fantastic Four’u günümüze uyarlayan ve çoğu kişi tarafından gülünen taraflarını kucaklayan sımsıcak bir seri sunuyor. Marvel’ın ilk ailesi ile gezegenleri gezip ailenizle kucaklaşmak istiyorsanız, bu seri size göre.
Mark Waid’in Fantastic Four dönemi orijinal serinin 2003 – 2005 arasında yayınlanan #501 – #524 arası sayıları ile 1998 – 2003 yılları arasında yayınlanan yeni Fantastic Four serisinin #60 ile #70 arası sayılarını kapsıyor. Yakın bir tarihte bu dönemlerin hepsi 4 cilt halinde yeniden satışa sunuldu.
Irredeemable (2009 -2012)
Daha önce duyduysanız beni durdurun: “Ya Superman kötü biri olsaydı?” kulağa çok klişe gelen bu konsept, Mark Waid tarafından neredeyse bir Shakespeare trajedisi edasıyla inceleniyor. Serinin en güçlü özelliği ana karakterin Superman olmaması, bu sayede yazar kendini DC evreninin kurallarıyla sınırlamıyor, yaratıcılığının boyutlarını gözler önüne seriyor. Hikayenin filmi şu anda yapım aşamasında, hipster takılmak istiyorsanız çok gecikmeyin derim!
Mark Waid’in Irredeemable serisi 2009 – 2012 yılları arasında yayınlanan 37 sayıdan oluşmakta.
Superman: Birthright (2003)
Mark Waid için Gümüş ve Altın Devri aşığı demiştim. Hah, işte biraz daha üzerine gidelim; Mark Waid muhtemelen tanıyabileceğiniz en büyük Superman hayranlarından bir tanesi. Bu hikayede Superman’in ana hikayesine modern bir soluk getiriyor ve çıktığı zamanlarda karakter hakkında henüz sorulmamış olan soruları soruyor. Clark Kent’in son Kriptonlu olması ve bunun getirdiği yükü inceleyen özel hikayelerden olması açısından önemli bir yere sahip olan Birthright, Zack Snyder’ın yönettiği Man of Steel filminin ilham kaynaklarından birini oluşturuyor. (Not: Mark Waid haklı olarak filmden nefret eden kitleden)
Mark Waid’ın Superman dönemi 2003 – 2004 yılları arasında yayınlanan 12 sayılık mini seri.
The Flash & Green Lantern: The Brave & The Bold (2003 – 2004)
Mark Waid, Flash’ta Wally West ile birlikte harikalar yaratırken, Barry’nin geçmiş yaşamına dair kısa seriler yazmaktaydı. Flash/Green Lantern bunların arasında en sevdiğim eser. Çizer Barry Kitson ile ortaya çıkardıkları bu kısa hikayeler serisinde Barry Allen’ın Hal Jordan ile ilişkisi ele alınıyor. Arkadaşlıklarının geçtiği dönemlere odaklanan bu eserde sırıtmamak imkansız gibi. Barry Allen’ı belli bir derinliğe sahip olarak aklımda şekillendiren öykü bu oldu diyebilirim.
Mark Waid’ın The Flash & Green Lantern mini serisi 6 sayıdan oluşuyor.
JLA: Tower of Babel – Divided We Fall (JLA 1997 -2006)
Batman ile JLA ekibi başta olmak üzere bütün dünya Ra’s al Ghul’un radikal düşüncesinin merkezinde kalıyor. Batman için söylenen o meşhur cümlenin klasik haline geldiği bu epik hikayenin yazarı Mark Waid, çizeri ise Howard Porter.
Mark Waid’ın JLA dönemi 1997 – 2006 yılları arasında yayınlanan ve Grant Morrison’ın yazarlığını yaptığı Justice League of America serisinin #43 ile #54 arası sayılarını kapsıyor. Serinin #50. sayısında ise ‘Tower of Babel’ hikayesinin sonuçları ile karşı karşıya kaldığımız 4 sayılık ‘Divided We Fall’ hikayesi başlıyor. Yazar ise yine Mark Waid.
Spider-Man: Family Business (2014)
Marvel’ın 2014 senesinde Avengers: Endless Wartime sayısı ile başlattığı ‘Marvel Original Graphic Novel’ girişiminin ikinci halkası olan bu grafik roman, Parker ailesinin dramatik yönünü bilim kurgu ve aksiyon öğeleri ile ele alıyor. Mark Waid ile James Robinson’ın yazarlığını, Gabrielle Dell’Otto’nun ise çizerliğini yaptığı bu sayı, tek atışlık bir Spider-Man fantezisi.
The Unknown (2009)
Catherine Allingham, yazar Mark Waid ile çizer Minck Oosterveer tarafından 2009’da yaratılan kurgusal bir karakter. Catherine, dünyanın en ünlü özel dedektifi ve doğal olarak aldığı davaların yanı sıra bunun hem kendisinde hem de çevresinde yarattığı etkiler ile başa çıkmak zorunda. Mark Waid’ın Catherine Allingham’ın serüveni The Unknown ile The Unknown: Devil Made Flesh mini serilerinden oluşuyor. Polisiye severler kaçırmasın.
Comments